12 Temmuz 2009 Pazar

Ayşe Arman- Karşı Mahallede

Pazar günlerinin en sevdiğim kısmı sabah kahvaltısı ile birlikte gazete keyfidir... Bu keyfi ben biraz abartır öğleye kadar sürdürürüm... Öyle ki içtiğim çayı unutur buz gibi yapar sonra değiştirir sonra yine unuturum... Seviyorum pazarları... Ertesi gün pazartesi olsa da şimdilik beni pazartesi sendromuna sokacak bir işim de olmadığından seviyorum pazarı.

Pazar günleri aksatmam Hürriyet'imi alırım... İK ekini yoğun bir şekilde inceler sonra pazar ekine geçerim. Bu hafta da aynını yaptım. Pazar ekinde Ayşe Arman'ı severek okurum... Uçuk kaçık neşeli bir gazeteci olmasının yanısıra sıradışı da olduğundan severim...

Pazar ekinin başlığını görünce nasıl yani diye düşündüm bir an... Karşı mahalle derken ? Sonra büyük resme baktım.. Hey Allah'ım türbana bürünmüş... Dur bakalım deyip bir solukta okuyuverdim yazısını... Bir kez daha sevdim Ayşe Arman'ı. Bir kere farklı ve de cesur... gözü kara... Nasıl gaza gelip böyle bir haber yapmaya karar verdiğini açıklayarak başlıyor işe:

Nihat Odabaşı’nın fotoğraflardan sonra posta kutuma düşen mesajlardan biriydi: "Soyunmakta ne var, kolaysa örtün güzelim! Örtün de, bu ülkedeki baskıyı, zulmü gör..."

Bu mesajla gaza gelip habere konu olan girişmini yapıyor ve türbana bürünüyor bir arkadaşıyla.. Sonra istanbul kazan bunlar kepçe gezmeye başlıyorlar... Önce onların deyimiyle kendi mahallerinde gezip mahalle baskısı var mı yok mu onu görmeye çalışıyorlar... Bakıyorlar ki olmuyor bu sefer bunun tersini yapalım açılıp saçılalım karşı mahalleye geçelim diyorlar ve minileri giyip geçiyorlar karşıya...

Ve olaylar böyle devam ediyor...

Güzel bir yazı olmuş ve ben gerçekten beğenerek okudum... Size de tavsiye ederim... Buyrun

22 Haziran 2009 Pazartesi

Sakarya Ekspresi Hareket Saatleri

Geçtiğimiz günlerde Eskişehir'e gitmek için Boğaziçi Treni'nden bilet almıştım ve Haydarpaşa'dan saat kaçta hareket ettiğini tam hatırlayamadığım için Tcdd'nin sistemine girip bakmak istedim. Fakat sistem neredeyse tüm akşam hata verdiğiiçin giremedim ve aklımda kalan saatte istasyona gittim. Bu gibi durumlarda güvende olmak ve bilgiye üyelik gerektirmeyen bir yerden ulaşabilmek için Tcdd nin en popüler trenlerinin hareket saatleri, ücretleri gibi bilgileri bu blogda sizlerle paylaşmaya karar verdim. Öncelikle bu cuma ilk defa bineceğimiz Sakarya Ekspresi ile başlamak istiyorum.

Tren Haydarpaşa'dan kalkıp sadece beş ara durakta durduğu için 3 saat 48 dakika gibi bir sürede Eskişehir'e ulaşabiliyor. Normal ücreti 20 TL, gidiş-dönüş aldığınız zaman %20 indirimle 32 TL ye yolculuk yapabiliyorsunuz. Aynı tarife öğrenciler, öğretmenler, askerler, 65 yaş üstü vatandaşlarımız için de geçerlidir.

Trenle seyahat etmeyi sevenler için son derece uygun fiyatlarda rahat bir yolculuk sunan Sakarya Ekspresi ile iyi yolculuklar dilerim.

SAKARYA EKSPRESİ Tren Özellikleri

Tren Tip: Süper (Özel) Ekspres

Mevcut Yer Tip: Pulman


İstasyon Adı -------------- Hareket Saati
1 HAYDARPAŞA ----------------17:50
2 SÖĞÜTLÜÇEŞME -----------17:54
3 BOSTANCI --------------------18:03
4 PENDIK ------------------------18:17
5 İZMIT --------------------------19:01
6 ARIFIYE -----------------------19:25
7 ESKIŞEHIR -------------------21:38

29 Mayıs 2009 Cuma

Balkondan Düşen PCmi Satıyorum

Yok yok ben satmıyorum canım... Başkası satıyor... İnternette dolanırken bir yerde görüverdim böyle birşeyi... Nedir ne değildir diye bakarken bunun bir GittiGidiyor ilanı olduğunu gördüm ama buraya yazmama sebep olan şey satış ilanının içinde yazanlardı zira...

İçerikte aynen şöyle yazıyordu:
"Sayın alıcılar herşeyi tek tek anlatıyorum. Bu pc amcamındı.içini temizlemek için balkona cıkarıp içine hava tutmak isterken amcamın elinden kayıp 2. Kattan aşa düştü.

Amcamda gitti kasanın yenisiniz aldı buda kilerde boşta duruyordu. Geçen gün amcamlara gittiğimde gördüm onlardan istedim ve aldım. Haberiniz olsun baya söküp taktım neredeyse bilgisayrcı oldum xd. Takmasını bilenler alsın bn geri takamadım..

Pc halini görüyorsunuz herşeyi marka çok kaliteliydi ama böle oldu. Benden başka kimse bu pc ye el sürmedi.ilk aldımda fişe takıyordum dııııtttt diye ötüyordu.conra gördünüz gibi dağıttım sonra bida toplamadım .bozukk . Hepsini fotorafını çektim. Tekte birde şöyle birçey var bir fotorafta intel yazıyor o yazan demirin altında kare bişi vardı onu arkadaşım istedi ona verdim. İlanı verirken girdiğim bilgilerin hepsi sallam haberiniz olsun. Her şey görüldü gibi. Bozuk oldunu söyledim için geri almıcam.dış kasasını yamuk bölümü göndermicem içini gönderecem.dedim gibi geri iade etmek istemeyin.bozuk diyorum ona göre alın. Kargo ile göndereceğim kargo ücretini ben deyil alan ödücek haberiniz olsun.

Açık artırmayla satıyorum kim daha fazla verirse onun olur."
Gülsem mi ağlasam mı bilemedim... Bu ne güzel bir ilandır. Çok canım sıkılmıştı ama bu ilanı okuyunca keyfim sebepsiz yerine geldi... Çocuk -çocuktur diye tahmin ediyorum- ne kadar açık sözlü bir şekilde anlatmış durumu... Bir de bu sattıklarına 40 lira vermişler. Çocuk buna pek inanmamış sanki ki bu ilanın üstüne de

sayın alıcılar bukadar teklif veryorsunuz ama baştan söleyim geri almıcam satılınca. diye not düşmüş... Aman aman inşallah bu saflığını kaybetmezsin inşallah..


22 Mayıs 2009 Cuma

Reklamda Mantık Aranır mı?


Reklamda mantık aranır mı diye bir soru geliyor aklıma her reklam izleyişimde. Zira kendimi reklamlarda mantık ararken daha doğrusu mantıksızlıklarını ararken buluyorum kendimi.

Bu ara iş aradığımdan ve şu an işsiz olduğumdan olsa gerek bolca televizyon izliyorum. Reklamlara takılmamdan sanırım biraz da bu yüzden olsa gerek...

Televizyonlardaki reklamların büyük bir çoğunluğu gsm operatörlerine ait. Dolayısıyla da sürekli onların reklamlarını görüp duruyorum.

Bazı reklamlar var ki "ya bu kadar da saçma bi senaryo olmaz ki" diyorum. Bazen hoşuma gidiyor, gülüyorum da. Hemen peşinen söyleyeyim... Reklam üzerine konuşacak bir profesyonel değilim. Ali Atıf Bir Hocavari şeyler söyleyemeyeceğim. Benim değerlendirmelerim daha çok normal yurdum insanı ile az çok bu konuların kıyısından köşesinden geçmiş insanın yapacağı değerlendirmeler olacaktır.

Başlangıç olarak da işte soruyorum kendime... Reklamda mantık aranır mı ? Evet, reklamın iyisi kötüsü olmaz ama mantık aranır mı?

21 Mayıs 2009 Perşembe

Gölcük Milli Parkı



















Gölcük Milli Parkı, Çevre ve Orman Bakanlığı bünyesinde yer alan nadide güzellikteki milli parklardan biri. Geçen haftasonu Bolu'daydım. Bolu'ya gitmişken gitmeden olmazsa olmaz denilecek yerlerden biri olan Gölcük Milli Parkı'na gittik. Daha önce de gitmiş olmama rağmen bu kez çok ama çok daha güzel göründü gözüme... Gerek baharın gelmesiyle yemyeşil olmuş çam ağaçları, gerek gölün güzel manzarası ve gerekse köşkün eşsiz güzelliği daha bir güzel göründü gözüme...

Gölcük Milli Parkı, Bolu Merkezden 17 km uzaklıkta. Bolu'dan Seben'e giden minibüslerle son derece rahat bir şekilde ulaşılabiliyorsunuz. Bolu merkezden 15 dakika gibi bir süre içinde Gölcük'e gidebiliyorsunuz.

Milli Park'ın içinde devlet erkanının ağırlandığı muhteşem güzellikte bir de köşk var. Bu köşkü daha muhteşem yapan da bulunduğu yer. Zira köşk gölün dibinde arz-ı endam ediyor. Gölcük Milli Parkı bir piknik mesire yeri aynı zamanda. Haftasonu hava çok güzel olduğu için oldukça kalabalıktı burası ama bu demek değil ki geçerken bir uğrarsanız aç kalırsınız. Hayır, aç kalmazsınız. Gölcük Restorant diye bir de mekan var. Burada her türlü ızgara ve salata çeşidini bulabiliyorsunuz. Biz, biraz piknik hazırlığı yapmadan gittiğimizden bu restoranı deneme şansımız oldu. Alabalık ızgarayı denedik ve tadı da fena değildi hani. Göl manzarasını karşınıza alıp balığınızı afiyetle yiyebilirsiniz.

Güzel bir haftasonu idi benim için. İnsan, böyle yerleri görünce ülkesinin kıymetini daha iyi anlıyor. Gölcük, kesinlikle görülmesi gereken bir yer ve kesinlikle buranın temiz havası insanda ne sinir ne stres bırakıyor... Bütün hepsini sanki gölün serin sularına bırakıyormuşçasına rahatlıyorsunuz. Böyle güzel yerler insanın ömrünü uzatır. Güzel ülkemin kimbilir böyle görülesi daha ne kadar köşesi bucağı vardır...

Olur da yolunuz Bolu'ya düşerse sadece Abant'a ya da Yedi Göller'e gitmeyin. Buraya da muhakkak uğrayın derim. Kesinlikle pişman olmayacaksınız.

9 Mayıs 2009 Cumartesi

Böyle Korunamazsınız

Kadıköy merkezde gezerken İş Bankası'nın önünde bir anda dört beş tane zırhlı adam göründü. Başlarındaki başlığın üzerinde de böyle yazıyordu: "Böyle Korunamazsınız!" Tebessümle bu ne ya acaba diye düşünürken elime bir broşür tutturdular.

Malum günümüz teknolojisinde elektromanyetik dalgaların kullanımı son derece yaygın ki bu aynı zamanda elektromanyetik radyasyonun da yaygın olması anlamına geliyor. Özellikle cep telefonları bu konuda son derece popülerler.... Cep telefonlarının yaydığı bu dalgaların beyne kalbe kısacası sağlığa zararlı olduğu üzerine sürekli araştırmalar yapılıyor, sonuçları yayımlanıyor.

Rus asıllı Amerikalı Dr. Igor Smirnov MRET (Molecular Resonance Effect Technology) ve ERT (Energy Resonance Technology) teknolojilerini içeren BioPro Cell Chip ve Universal Chiplerini geliştirmiş. Sonrasında internetten sitelerine girerek biraz da buradan inceledim. Bu aletler özetle bu dalgaların yayılımını azaltıyor böylece insan sağlığına zararını da minimuma indiriyormuş. Bu çipler bu dalgaları yayan cihazlara yapışıtırılıyor ve bu şekilde çalışmaya başlıyor. Siteden fiyatlarına da baktım. Fiyatları kullanım yerine göre 59 ve 69 lira olarak değişiyor. Ayrıntılı bilgi için buradan bilgi alabilirsiniz.

Esasında bu yazıyı yazmamdaki sebep tanıtım için kullandıkları yoldu. Kadıköy'ün merkezinde zırhlı kıyafetlerle gezen dört beş adam.... Filmlerde olur hani ortaçağdan zamanda yolculuk yaparak günümüze gelirler... Onun gibi birşey. Fikir çok hoşuma gitti. İlgi çekiciydi ve bence kesinlikle akılda da kalıcıydı. Ki zaten reklamın amacı da bu değilmidir ki ?

Sonra bir de teknolojinin getirdikleri ve de götürdükleri geldi aklıma. Evet, bugün cep telefonsuz bir yaşam pek çoğumuz düşünemiyoruz. Cep telefonları olmazsa olmazımız ama o masum görünüşlerinin altında yatan tehlikeler bakalım ileride bizlere ne tip zararlar verecek.

26 Nisan 2009 Pazar

Elektronik Kitap Okuyucular





















Geçenlerde bir dergide görmüştüm elektronik kitap okuyucularını... Pek araştırma fırsatım olmamıştı. İnternette gezinirken biraz bakınayım dedim. Efendim, bu kitap okuyucuları yukarıdaki resimlerde göründüğü gibi bir şey oluyor. Piyasaya Amazon ve Sony'nin hakim olduğu söylenebilir. Sony, Reader adını verdiği bu kitap okuyucularını 300 dolardan satışa sunarken; Amazon da Kindle adı altında bu kitap okuyucularını kullanıcıların beğenisine sunmuş durumda. Kindle da 250 dolar ile 360 dolar arasında değişen bir fiyat aralığına sahip. Ayrıntılı bilgiler için buradan ve de buradan faydalanabilirsiniz.

Nedir bu kitap okuyucuları ? Artık biliyorsunuz basılı kitapların yanısıra bir de e-kitap dediğimiz kitap türü var. Bilgisayardan da kitap okuyabiliyorsunuz yani. Zaten e-kitaplar çıktığında aslında bunun okunmasını sağlayacak bir elektronik cihazın da çıkacağı belliydi. Elektronik okuyucular kullanıcılara diledikleri e-kitapları buraya yükleyip doğrudan buradan okumasını sağlayan yeni teknolojik bir cihaz. Bu cihazlarda E-Ink diye bir teknoloji var. Bu teknoloji gerçek kitap hissi uyandırmaya yarıyor diyebiliriz. Sayfa görüntüsü gerçek kitap görüntüsü gibi olmasını sağlıyor.

Acaba bu okuyuclar ne kadar tutacak bunu ilerleyen zamanlarda göreceğiz. Hem fiyat olarak hem de geleneksel bir bakış açısıyla ben açıkçası bu cihazların çok tutacağını sanmıyorum. Şöyleki yaklaşık 350 dolar bu okuyucuya vereceğime biraz daha üzerine koyar netbook alırım ki netbooklar da neredeyse bu kadar yer kaplıyor. Kaldı ki netbook bir bilgisayar netice itibariyle. Kitap da okurum, müzik de dinlerim, internete de girerim vesaire.... Sonra kitap okuma benim için ayrı bir taddır ve nedense bilgisayardan okumayı bir türlü sevemedim. Ödevdi sunumdu derken bunlar için pdf leri okumak oldum olası sıkmıştır beni. Ben kitabımı açıp böyle sayfalarına dokunarak okumayı beğendiğim yerin altını çizmeyi, kaldığım yerin arasına bir ayraç koymayı seviyorum... Bu konuda sanırım yeniliğe biraz kapalıyım....












24 Nisan 2009 Cuma

Sınırsız Tarife ve Yurdum İnsanı

Bir önceki yazımda Avea'nın sınırsız tarife kampanyasından bahsetmiştim. Bu kampanya bir ara bitmişti şuanki de ikinci versiyonu demiştim. Avea yetkilileri sonradan bazı eksikleri fark etmişler ve onları düzenlemeye gitmişler... Sınırsız tarife derken aslında öyle tam anlamıyla da bir sınırsızlık yok ortada. Bu tarife 10000 dakika ile sınırlandırılmış; günde yaklaşık beş buçuk saat gibi bir süreyle yani. Kampanya broşürlerinde ek bilgilerde de bu belirtilmiş zaten. Bu süreyi geçerseniz ne oluyor ? Eğer bu süreyi geçerseniz sizin iyi niyetli bir kullanıcı olmadığınız kabul ediliyor ve faturanıza 150 liralık bir ekleme yapılıyor ve her yöne sınırsız tarifeniz iptal edilerek her yöne 600 dakika tarifesine dahil ediliyorsunuz...

Bir de FCT ile ilgili uygulamaya yönelik madde konulmuş. FCT nedir ? FCT denilen alet Fixed Cellular Terminal yani bir sabit GSM Terminali demek. Bu terminaller genellikle şirketlerde kullanılan cep telefonu terminalleridir. Bu kampanyaya dahil olan hattı FCT ye bağlamanız yasak. Eğer bu anlaşılırsa 1500 lira da bunun cezası var... Düşünsenize koca bir firmanın bir aylık bütün telefon masrafı 66,65 lira... Firma için bulunmaz fırsat olurdu sanırım ama bu sevinçleri kursaklarında kaldı.

Benim güzel yurdumun insanı firmaları bu gibi önlemlere yönlendiriyor; yapacak birşey yok... Bu tarifeyi ben bir arkadaşımdan ilk şöyle duymuştum:

"Avea'nın bir kampanyası varmış sınırsız tarife diye. Her yeri 66 liraya arıyormuşsun. Lokantacının biri birsürü Avea hattı alıyo ve lokantanın camına öğle yemeklerinde telefon görüşmesi ücretsizdir diye yazıyor. Lokantacının işleri tabi doğal olarak patlıyor..." Bunu duyunca koptum tabi... Ah canım benim, güzel yurdumun zeki pratik güzel insanları.....

Her Yöne Sınırsız....

Biliyorsunuzdur belki Avea tarihte bir ilk diye duyurduğu bir kampanyası var.... O kampanya der ki artık sabit hatmış, diğer operatörmüş, şebeke içiymiş, dışıymış diye düşünme... Ara heryeri arayabildiğin kadar ve sadece 55 lira öde.... E tabi bunun vergisi ,verginin vergisi falan da var... Sonuç itibariyle herşey dahil 66,65 liraya konuşabiliyorsunuz...

Şimdi burada aklıma gelen birşey oldu... Biz öğrenci iken bu kontörlü kartlar çıktığı zaman 100 kontör ile bir hayli zaman idare ederdik.... Şimdi görüyoruz ki bu operatörler bize daha fazla para harcatmak için elllerinden geleni yapıyor ve yapacak da. İletişime ayırdığınız para sanki sizin kontrolünüz dışında bir anda elli atmış liralara çıkıyor...

Bu kampanya esasında yeni değil hatta şuan ki kampanyanın ikinci versiyonu bile diyebiliriz. Bundan önceki kampanya 1 Nisan 2009 a kadardı. Bu kampanyaya o kadar yoğun bir talep olmuş ki bir ara Avea'dan başka bir operatörü arayamıyordunuz. Bunun nedeni sorulduğunda da karşı operatörün Avea'nın konuşma kanallarını hızlı açmaması ve bu trunk adı verilen kanalların geç açılmasının görüşme trafiğini kitlemesi gösterilmişti. Avea, Turkcell'den kendisine ayrılan portların arttırılmasını istiyor, Turkcell buna cevap vermiyor... Avea'ya şikayet edenlere Turkcell'e gidin, Turkcell'e şikayet edenlere Avea'ya gidin denirken sistem kitleniyor ve iki taraf da birbirini şikayet ediyor... Nisan 1 de kampanyaya başvurular sona ermişti ama sonradan tekrar başladı ki ikinci versiyonu dediğim de budur...

Burada iki durum var şimdi. Şöyle ki :
Ben bir Avea bayisine giderek kampanyadan faydalanmak istiyorum dedim. Satış temsilcisi arkadaş bana gidip diğer operatörlerden birinden bir hat almamı ve o hat ile gelip numara taşınabilirliğinden faydalanarak bu kampanyaya dahil olmamı söyledi. Böylece ilk ay sizden alınacak 60 lirayı da vermezsiniz diye ekledi. Başka bir arkadaşım da zaten Avea hattını şu an o kampanyaya dahil edemiyorsun dedi. Böyle de bir durum söz konusu...

İşte o an bayiye girerken gördüğüm afiş bana daha bir anlamlı geldi... Avea, numara taşımada bir numara olduğunu söylüyordu bu afişinde.... Eğer, gerçekten de yukarıda bahsettiğim şekildeyse kampanya bir hayli numarayı bu şekilde kendi operatörlerine geçirmişlerdir.... E ne diyelim hayırlı olsun bakalım....

Bol konuşmalı az ödemeli nice günlere....




22 Nisan 2009 Çarşamba

22 Nisan Dünya Günü



Gecenin bir yarısı internette gezinirken Google anasayfasında Google'ın özel günler için yaptığı o komplimanlardan birini de Dünya Günü için yaptığını gördüm.... Sonra internetten bir arkadaşım Yahoo'nun da buna benzer birşey yaptığını söyledi... İki sitenin çalışması da güzel olmuş gerçekten...

Önceleri bir yazı yazmıştım Balık Nehir ve Ağaç üzerine... Bugünün Dünya Günü olduğunu hatırlayınca bu yazı geldi aklıma ve devamı niteliğinde olsun diye birşeyler karalayayım istedim...

Dünya Günü nedir ? Zaten yaşadığımız her gün dünya günü değil mi ? Evet, belki öyle ama hani bizim birşeylere dikkat çekmek için böyle özel anlam yüklediğimiz günler vardır ya... 22 nisan da böyle günlerden biri. Barışsever John McConnell'in çevre kirliliği ve insanların duyarsızlığı konusuna dikkat çekmek için önerdiği ve 1970'ten beri kutlanan bu güne Dünya Günü adı verilmiş....

NASA bu güne özel olarak dünyanın yüksek çözünürlüklü görüntülerini yayımlayacakmış. Dünya Günü için açılmış bir web sitesi de mevcut. www.earthday.net adresinden ulaşabileceğiniz sitede bu konuda ayrıntılı biligileri bulabilirsiniz. Dünya Gününde her sene için bir konu seçiliyor. Bu sene de konu olarak iklim değişikliği ve yeşil kuşak seçilmiş.

Dünya da bizim gibi yaşlanıyor ve malumdur ki yaşlandıkça elden ayaktan düşmeler başlar... Dünyamız hala bize rağmen bize ve gelecek nesillere yaşanası bir yaşam alanı bırakmaya gayret ediyor... Biraz yardım etsek aslında fena mı olur ? Bırakın gelecek nesilleri bu yaşadığımız yeri korumak kollamak adına bile bizim birincil vazifemiz değil midir ?

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Labels

14 şubat 1994 unesco kültür mirası 2 ağustos sertab erener konseri 22 nisan 22 nisan dünya günü 23 nisan 4440375 Adam Faver adsl adsl hızı ağaç akademik spam Alfred Chandler alışkanlık alışmak amazon kindle amos koyu anıtur arastacılar ashab-ı kehf askerlik aslolan aşktır aşk avanos avanos restoran Avea avea sesli imza ayşe arman azim aziz basil aziz george aziz onuphrius aziz theodere back up balık balkonda düşen pc bayat ekmek bayat ekmek satışı bencillik beyazıt kulesi beyazıt kulesinde hava tahmini beyazıt yangın kulesi biopro bir varmışım bir yokmuşum blackberry blackberry hediye uygulamalar blackberry kesintisi blog blogger bloggerda yeni görünümler bolu böyle korunamazsınız bu böyle cehennem cemiz topuzlu cennet charles handy çarıklı kilise çiçek sepeti çiçek sepeti mail adresi çiçek teslimatı çin çin malı çocukluk Deneyimler dinamik görünüm doğum günü Dustin Hoffman duvar dünya günü e-ink earthday ekmek satışı elektronik kitap okuyucu elmalı kilise engel eski çarşı Eskişehir etki alanı bloggerda olan websiteleri FCT fenerbahçe fikriniz çöpe gitmesin filler ve pireler fotoğraf gemiler GeziNotları girşimcilik google analytics gölcük gölcük milli parkı gördüklerim göreme açıkhava müzesi gül şurubu günlüklü güvercinlik vadisi güzel atlar diyarı harbiye açık hava hatıra hayal hayat ekspres Haydarpaşa haydarpaşa garında yangın haydarpaşa tren istasyonu Henri Charriere herşeyden biraz heryöne sınırsız tarife hizmet kalitesi HP hürriyet pazar ikimiz bir fidanın ikinci abdülhamit inovasyon iphone iphone 3G iphone satışı iphone turkcell iphone uygulamaları istanbul iş dünyası John McConnell kabak kapadokya kapadokya şarabı kaputaş karşı mahalle keder kelebek kelebekler vadisi kıbrıs kıbrıs günleri kızıl çukur kızıl vadi kızıl vadide gün batımı Kişisel kişisel blog kitap kitap basımı kod konseri koparılan çiçekler kopya ürün kral konserleri LAP LAMBERT Academic Publishing mersin mutluluk müşteri memnuniyeti nankör kedi narlıkuyu nehir netbook nostalji o tabak bitecek klibi okuduklarım Olasılıksız ortakent OrtayaKarışık ovabükü panaroma papillon para pazar pdf peribacaları profilo Rastladıklarım ReklamArası reklamlar rengarenk RIM RIMden Hediye sadakat safran safran çiçeğinin faydaları safranbolu Sakarya Ekspresi satış danışmanı seben sertab erener sesli imza sevgililer günü sevilla sevinç seyahat sınırsız tarife solan güller sony reader Steve McQueen strateji şeker bayramı tanıtım tatil TEB TEB Akıl fikir yarışması teknoasistan teknoloji teknosa teknosa deneyimi tokalı kilise tren Tren Saatleri ttnet turasan turasan şarapları turk telekom Turkcell türban türk telekom Türk'ün zekası uçhisar uçhisar kalesi ulusoy turizm unutmak üç güzeller peribacaları ürgüp Vodafone vodafone sesli imza websitem neden görüntülenemiyor wordpresse google analytics kodu nasıl konur yağmur yapı yazım yanlışları yedi uyuyanlar yemeniciler arastası yılanlı kilise yüksek lisans tezi zaman zeus tapınağı zor kadın
 
Copyright 2009 HeRşEyDeN BiRaZ. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan