Pazar günlerinin en sevdiğim kısmı sabah kahvaltısı ile birlikte gazete keyfidir... Bu keyfi ben biraz abartır öğleye kadar sürdürürüm... Öyle ki içtiğim çayı unutur buz gibi yapar sonra değiştirir sonra yine unuturum... Seviyorum pazarları... Ertesi gün pazartesi olsa da şimdilik beni pazartesi sendromuna sokacak bir işim de olmadığından seviyorum pazarı.
Pazar günleri aksatmam Hürriyet'imi alırım... İK ekini yoğun bir şekilde inceler sonra pazar ekine geçerim. Bu hafta da aynını yaptım. Pazar ekinde Ayşe Arman'ı severek okurum... Uçuk kaçık neşeli bir gazeteci olmasının yanısıra sıradışı da olduğundan severim...
Pazar ekinin başlığını görünce nasıl yani diye düşündüm bir an... Karşı mahalle derken ? Sonra büyük resme baktım.. Hey Allah'ım türbana bürünmüş... Dur bakalım deyip bir solukta okuyuverdim yazısını... Bir kez daha sevdim Ayşe Arman'ı. Bir kere farklı ve de cesur... gözü kara... Nasıl gaza gelip böyle bir haber yapmaya karar verdiğini açıklayarak başlıyor işe:
Nihat Odabaşı’nın fotoğraflardan sonra posta kutuma düşen mesajlardan biriydi: "Soyunmakta ne var, kolaysa örtün güzelim! Örtün de, bu ülkedeki baskıyı, zulmü gör..."
Bu mesajla gaza gelip habere konu olan girişmini yapıyor ve türbana bürünüyor bir arkadaşıyla.. Sonra istanbul kazan bunlar kepçe gezmeye başlıyorlar... Önce onların deyimiyle kendi mahallerinde gezip mahalle baskısı var mı yok mu onu görmeye çalışıyorlar... Bakıyorlar ki olmuyor bu sefer bunun tersini yapalım açılıp saçılalım karşı mahalleye geçelim diyorlar ve minileri giyip geçiyorlar karşıya...
Ve olaylar böyle devam ediyor...
Güzel bir yazı olmuş ve ben gerçekten beğenerek okudum... Size de tavsiye ederim... Buyrun
Pazar günleri aksatmam Hürriyet'imi alırım... İK ekini yoğun bir şekilde inceler sonra pazar ekine geçerim. Bu hafta da aynını yaptım. Pazar ekinde Ayşe Arman'ı severek okurum... Uçuk kaçık neşeli bir gazeteci olmasının yanısıra sıradışı da olduğundan severim...
Pazar ekinin başlığını görünce nasıl yani diye düşündüm bir an... Karşı mahalle derken ? Sonra büyük resme baktım.. Hey Allah'ım türbana bürünmüş... Dur bakalım deyip bir solukta okuyuverdim yazısını... Bir kez daha sevdim Ayşe Arman'ı. Bir kere farklı ve de cesur... gözü kara... Nasıl gaza gelip böyle bir haber yapmaya karar verdiğini açıklayarak başlıyor işe:
Nihat Odabaşı’nın fotoğraflardan sonra posta kutuma düşen mesajlardan biriydi: "Soyunmakta ne var, kolaysa örtün güzelim! Örtün de, bu ülkedeki baskıyı, zulmü gör..."
Bu mesajla gaza gelip habere konu olan girişmini yapıyor ve türbana bürünüyor bir arkadaşıyla.. Sonra istanbul kazan bunlar kepçe gezmeye başlıyorlar... Önce onların deyimiyle kendi mahallerinde gezip mahalle baskısı var mı yok mu onu görmeye çalışıyorlar... Bakıyorlar ki olmuyor bu sefer bunun tersini yapalım açılıp saçılalım karşı mahalleye geçelim diyorlar ve minileri giyip geçiyorlar karşıya...
Ve olaylar böyle devam ediyor...
Güzel bir yazı olmuş ve ben gerçekten beğenerek okudum... Size de tavsiye ederim... Buyrun
0 comments:
Yorum Gönder