4 Mart 2008 günü Türkiye'de futbol için önemli bir gündü. Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final vizesi için Sevilla ile mücadele ediyordu. Sevilla'yı elerse Galatasaray'dan sonra çeyrek finalde mücadele edecek ikinci Türk takımı olacaktı.
4 Mart günü tatil için Mersin'deki ilk günümdü. Mersin'de izleyecektim bu maçı.... Derken maç saati geldi çattı... Maç başladı... Daha ilk 10 dakikada Fenerbahçe 2 gol yiyince moralim bozuldu. Dedim eyvah yoksa gidiyor mu maç. Üzüldüm bir an. Sonra Fenerbahçe'nin golü geldi. Az önce üzgün olan ben şimdi seviniyordum...İlk yarı biterken bir gol daha yedi Fenerbahçe... Biz yine döndük baştaki duygulara... Böyle böyle derken Fenerbahçe ikinci yarı bir gol daha buldu ve maç 3-2 bitti. Bu maçı uzatmalara götürüyordu... Heyecan daha bir artmıştı. Heyecan, gerilim stres hepsi bir taraftan bastırıyordu... Uzatmalar bitti, sonuç değişmedi... Gelsin penaltılar...Artsın heyecan gerilim stress... Sevillalı futbolcu Dani Alves2in atışını heyecanla bekliyoruz. Eğer kaçırırsa Fenerbahçe turu geçecek... Ve Volkan kurtarıyor topu...Bir anda sevinç yumağı oluyor futbolcular... Maçı izleyen biz de öyle..artık ne gerilim ne stres var...Sadece sevinç, mutluluk...
Sonra bir garip oluyorum... Yani biz penaltılarda da kaybedebilirdik... O zaman üzülecektik. Sadece bir dakika içinde değişiyor duygularımız... Sevinç de keder de hep bir an ötede... Ne zaman sevinip ne zaman üzüleceğimiz belli değil... Futbol hayattır diye klasik bir söylem vardır. Buna katılmamakla birlikte benzerliği de yok değil hani. Hayat böyle birşey işte...
0 comments:
Yorum Gönder